Tarihten Yansımalar, Darbelerin Tarihine Işık Tuttu

Tuzla Belediyesi tarafından düzenlenen “Tarihten Yansımalar” programının ikincisinde “Eski Türklerde Darbe Geleneği ve Osmanlı” konusu ele alındı.
Bilal Şaner’in moderatörlüğünde düzenlenen programa Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil konuşmacı olarak katıldı. Şimşirgil, İslamiyet öncesi ve sonrasında devlet yönetiminin ortak noktaları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan sistem değişikliğinin bütünlüğe sağladığı katkıyı ele aldı. Şimşirgil, Cumhuriyet döneminde yaşanılan darbelerin altında yönetime gelmek için darbeye ihtiyaç duyularak millet iradesinin yok sayılmasının yattığını söyledi.

Osmanlı’dan Önce Devletimizi Biz Bölüyor, Biz Parçalıyorduk
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Türkler’in İslamiyet öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere Osmanlı dönemine kadar kendi içinde yıkıldığını söyledi. “Atam devlet kurmakta en birinci ustaydı ama atam devlet yıkmakta da en birinci ustaydı” tanımında bulunan Şimşirgil, “Eski Türkler’de de İslam döneminde de atalarımız devleti bölüyor. Devlet hanedanın ortak malıdır anlayışı bizi kendi elimizle devletimizi yıkmaya götürmüş.  2. Kılıçarslan, devleti 11 oğluna bölüyor. Nitekim Kılıçarslan kendi oğlu ile savaşırken ölüyor. Hunları kendi elimizle doğu-batı, kuzey-güney Hunları diye böldük. Avarlar, Göktürkler aynı şekilde bölündü. Bu durumun sıkıntısını zamanında gören, “Aman bölünmeyelim” diyen, birlik ve beraberliğin önemini gören Bilge Kaan’dır. Bilge Kağan o meşhur vasiyetinde “Bölünmemeliyiz, parçalanırsak bölünürsek yok oluruz. Kızımız oğlumuz Çin’e tutsak olur diye bağırdı ama bunu sistemleştiremedik. Bunu bir sistem haline koyamadık. Devleti oğullarımıza pay ettik ve devletimizin güçlü dönemi 100 yılı geçmedi. Oysa dünyaca ünlü imparatorluklar kurduk biz. Atilla Avrupa’ya girdiğinde Avrupa’nın haritasını yeni baştan çizdi. Roma, Papa ayaklarına kapandı. Öylesine güç var. Atilla’dan sonra bir bakıyorsunuz devlet 50 sene sonra neredeyse yok. Melikşah’tan sonra neredeyse Selçuklu Devleti 5 parça oluyor. Bir 100 sene geçmeden Büyük Selçuklu Devleti’nin gücü yok. Bunları okuduğumuz zaman ağlıyoruz. Düşman bölmüyor, düşman parçalamıyor, biz bölüyoruz, biz parçalıyoruz. Düşmanın yaptığı tek bir şey var. Bizi birbirimize düşürüyor. Bizi birbirimize kırdırıyor. Entrika yapıyor düşman. Düşman çoğu kez savaşmıyor bizimle ve biz bundan ne yazık ki ibret almadık” dedi. 

Alaatin Bey ve Fatih Sultan Mehmet!
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Osmanlı döneminde devlet yönetimi konusunda Alaattin Bey’in sistemi değiştiren önerisi ve Fatih Sultan Mehmet’in Fatih Kanunnamesi’nin önemini vurguladı. Alaattin Bey’in bir cümlesiyle ve duruşuyla geleneği değiştirdiğini, Fatih Sultan Mehmet’in de kardeş katlini münasip gören kanunu ile sözlü belgenin yazıya geçtiğini belirten Şimşirgil, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Osmanlı, kendisinden önceki anlayışı, zihniyeti değiştiren, 3000 yıllık gelenekten ders çıkaran, ibret alan bir devlettir. Tarihten ben en fazla ibret alan olarak Osmanlılar’ı gösteririm, değerlendiririm. Osman Gazi’nin vefatının ardından, eski zihniyetin tezahürü olarak devletin 2 oğluna bölünmesi düşünülüyor. Osman Gazi’nin oğullarından Alaattin Bey bölünmeye karşı çıkıyor ve “Bir ile bir çoban gerek” diyor. Bu söz  çok önemli! İşte Osmanlı artık bölmeden başkanlık sistemine geçiyor. Bu söz, Osmanlı’da işte başkanlık sistemini, devletin bölünmesini kabul etmeyen sistemi ortaya koymuştur ve güçlü devlet böyle ortaya çıkmıştır. Bu mühimdir. Yani bu zihniyeti de ortaya koyan Alaattin ve Orhan Gazi’dir.
Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı’da sözlü olan bir kanunu Fatih Kanunnamesi’nde yazılı hale geçirdi, daha da kuvvetleştirdi. Osmanlı böylece kardeş katli meselesiyle darbe geleneğini önlemiş oldu. Osmanlı’da kardeş katli kalktığı zaman darbe geleneği başlıyor. Osmanlı’daki ilk darbe, Genç Osman dediğimiz 2. Osman Darbesidir” 

Herkes Darbeye Karşı Aynı Duruşu Gösterirse Darbe Olmaz
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, millet iradesine saygı duyulmasının önemine değindi. Milletin seçtiğine diğer siyasi partilerin de saygı göstermesi ve milli iradeye farklı kesimlerden yapılan müdahalelerin karşısında durması gerektiğine değinen Şimşirgil, “Seçim milletindir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunu yazdık çizdik, anayasamıza koyduk ve seçimlere giriyoruz. Öyle ise buna en büyük saygılı olacak unsur siyasi partilerdir. Partilerin buna öncelikle saygılı olması lazım. 10 tane adaydan 1 oy fazla alan, en yükseği alan seçiliyor. Millet buna hazır ama önce diğer 9 adayın hazır olması lazım. Onlar hazır olursa milletin iradesiyle derdi, sıkıntısı yok. AK Parti’ye bir darbe yapılacaksa Devlet Bahçeli’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun  daha keskin bir şekilde karşı durması lazım. Kılıçdaroğlu’na darbe yapılacaksa AK Parti ve MHP’nin  daha keskin bir şekilde durması, MHP’ye darbe yapılacaksa AK Parti’nin ve CHP’nin dik durması lazım. Milletin seçtiği bir insana darbe yapılıyor. Birileri, derin güçler, silahlı güçler seçileni indirmek istiyor. Sistemde önce o sistemden faydalanan partilerin darbeye karşı durması gerekiyor. Siyasi partilerin, milletin kararını ve oraya gelecek olanları içine sindirmesi gerekir. Asıl gelenek bu olursa darbe olmaz. Herkes darbeye karşı aynı duruşu gösterirse darbe olmaz. Bizde maalesef “Darbe olmazsa ben iktidara gelemem” anlayışı var. “Darbe olmazsa ben iktidara gelemem” diyen, o zaman millete sırtını dönüyorsun. Askerden, üniversiteden, yargıdan, bir takım güçlerden imdat umuyorsun. Darbeyle yönetime gelmek isteyen için siyaset bitmiştir” dedi.